Hırvatistan'ın Temmuz 2013 te AB ye üye olacagını duyar duymaz hemen yolculuk planları yapmaya başladım.Hatta THY den 99 eur luk promosyon bilet bulunca çevremde herkese akıl verir duruma geldim.Schengen vizesi gelmeden Dalmaçya kıyılarına gidin diye. Kader bu ya bileti aldıktan sonra bakanlar parlemento 90 gün öncesi vize uygulama karari aldı.Bilmemek ayıp değilmiş.Ab resmi üyeliğinden 90 gün öncesinde uygulamalar başlıyormuş. Shengen vizesi olmasa da ilk uygulanan Hırvatistan vizesi tabi olmak birçok arkadaşıma malzeme konusu oldu. konsolosluga gidince çalışanlar çok şaşırdı çünkü vizeyi nasıl verecekleri konusunda hiçbir fikirleri yoktu. İlk başvuru yapan ve vize alan TC vatandaşı ben olmuş oldum:)) Bu da benim için güzel bir anı oldu.Bu arada konsolos çalışanları diğer konsolosluk çalışanlarına nazaran daha güler yüzlüydü.
Yolculuğa başlayalım.Belirtmeden edemeyeceğim.İlk defa y.dışında THY ile uçtum. O yüzden ücretsiz yemek servisi ve film izleme seçeneklerini ilk defa gördüm :)Benim bünyem promosyonlu suyu bile satan havayollarına alışık. 2 saatlik yolculuktan sonra Zagrep havayollarına indik.Pasaport kontrolünde iğrenç uzun tırnakları olan kadın memur gene gıcık gıcık sorular sordu. niye geldin,ne zaman gitcen,paran varmı? Hey Allahım sanki Afrika dan geldik kaçak işçiyiz.
Havalimanında dövizi bozdurup hemen otobüse binip otogarda indim. Turizm başlıca gelir kapıları olduğu için her yerde information ofisleri var. İçeri girip ücretsiz broşürleri alıp merak ettiğiniz herşeyi güler yüzlü çalışanlardan öğrenebilirsiniz.
Büfeden tramvay için bilet aldım ama gereksizmiş çünkü genel olarak bilet alma ve kullanma pek yaygın değilmiş:)Zaten bir bilet yaklaşık 4 tl çok pahalı.
Eşyalarımı hostele bıraktıktan sonra hemen şehir turuna başladım. Şehir görüntüsü tipik bir Avrupa şehrini andırıyor.Temiz sokaklar,eski taş binalar ve büyük katedral.Havanın güzel olması ortamı daha sıcak ve turistleri daha mutlu etmiş gibi. Tüm otobüsler katedralin önüne park etmiş ve bazı grupları rahibeler gezdiriyor. İçeri girince fotoğraf çekilmesine izin verilmesine şaşırdım. Daha sonra sokakları gezmeye devam ettim. Saatten ötürü dolce pazarını kaçırdım sadece çicek pazarını yakalayabildim. satışı genelde yaşlı orta yaşta kadınlar yapmakta. Müze bölgesinde hem gezip hem fotoğraf çekerken sokakta gezinen eski kostümleriyle tiyatro oyuncuları renkli bir görüntü oluşturuyor.Yemeği bahçe içinde kuş sesleriyle yedim ama fiyatları oldukça yüksekti.Hırvatistan ucuz bir ülke değil.Paramız değer olarak üç katı da olsa ucuz değil.Hatta ordaki halkına göre de pahalı.Çok uç noktalarda zenginleri var ama genel itibariyle halkının gelir seviyesi düşük.AB nin onlara maddi yönden olumsuz etkileri olacagını düşünüyorum,daha zenginleşmezler bence.
Kadınları bana frapan geldi.Aşırı makyaj zevksiz ayakkabı bana gene rus kadınlarının frapanlığını anımsattı.Modaya uyma konusunda bir çaba var ama beyhude kalıyor.Bu arada ayakkabı mağazaları çok fazla var ama modelleri güzel değil fiyatları da almaya değmez.Bence kıyafet ve ayakkabı konusunda alış veriş yapmaya değmez.
Merkezde sık sık rahibeleri görebilirsiniz. Katedralde yaşayıp şehirde aktif bir hayatları var.
Zehri görünce neden AB ye alındığı konusunda kafamda hiçbir şüphe olmadı. Temiz sokaklar ve korunmuş eski yapılar ve düzgün şehirleşme.
korsan abi karada yemek molasında :)
katedralin önündeki heykel
katedralin ön cephesi
katedral
Dolac pazarında çicek satılan kısım,ben sonuna yetişebildim :(
MÜZE BÖLGESİ
Dünyanın en kısa finüküleri
baharda gezmek daha keyifli,hava bunaltmıyor.
Lotrscak Tower
Girişi hediyelik eşya satılıyor,üst katında panaromik Zagrep görüntüsü var.
Bu kuleye mutlaka gidilmeli. Çünkü en üst kata çıkarsanız panaromik güzel bir şehir görüntüsünü fotoğraf çekebilirsiniz. Ama biz Türkleri ilgilendiren ilginç bir hikayesi var. Hergün kuleden top atılır. Halkı gelen Türklere karşı uyarmak için:) Artık sembolik olsa da bu rituel devam ediyor.
Kulenin içinden topun görüntüsü
(Grič cannon, every day at noon, firings to mark the middle of the day. It's located in the tower Lotrščak on the Upper town and each day for more than hundred and ten years shooting at noon in memory of a single event from Zagreb's past. According to legend, the Gric cannon fired a shot at noon on the Turkish camp, which was located across the Sava River, and blew the cock by the chef on a platter carried a pasture. After that the Turks have fled and are not attacking Zagreb)
çamaşırlar her zaman balkona serilmeli diye bir kural mı var:)
katedralin yukardan görüntüsü
Lotrscak Tower ın hemen altında ufak bir restaurant. Fiyatları pahalı ama kuş sesleri eşliğinde düzgün bir ortamda yiyebilirsiniz.
bu amcanın yılanla mücadelesini anlayamadım
Müze sokagından bir görüntü
Dolac Market
Şehrin dört bir yanından insanlar ürünlerini getirip burda satıyor ama öğleden sonra 14:00 de toplanmaya başlıyorum.
Dolac Pazarının girişinde başında sepetiyle teyzem boş geçmeyin diyor adeta
Tatilime yalnız gittim ama orda pek yalnız kalmadım.Couchsurfing ten Pippa ila tanıştım.Ben kendisini hırvat sanıyordum ama ingiliz çıktı.Green peace gibi bir kuruluşta çalışıyor.Tam da benim kalemim çıktı.O akşam Portekizli Sofia,hollandalı Judith ile tanıştım.Hepsinin hikayesi aynı.Kendi ülkelerinde Hırvat bir delikanlıya aşık olup buraya yerleşmiş.Şimdi geri dönmeyi düşünemiyorlar bile. En çok şikayet ettikleri her yıl başvurdukları çalışma izninde her seferinde farklı şeyler istenmesi.Bürokrasi ve evrak işlemleri çok fazla. Belli günlerde bir araya gelip şikayetleri için mızmızlansalar da hallerinden memnunlar.
Judith & Sofia
Sofia sayesinde güzel bir akşam yemeği yiyebildim :)
(Grič cannon, every day at noon, firings to mark the middle of the day. It's located in the tower Lotrščak on the Upper town and each day for more than hundred and ten years shooting at noon in memory of a single event from Zagreb's past. According to legend, the Gric cannon fired a shot at noon on the Turkish camp, which was located across the Sava River, and blew the cock by the chef on a platter carried a pasture. After that the Turks have fled and are not attacking Zagreb)
çamaşırlar her zaman balkona serilmeli diye bir kural mı var:)
katedralin yukardan görüntüsü
Lotrscak Tower ın hemen altında ufak bir restaurant. Fiyatları pahalı ama kuş sesleri eşliğinde düzgün bir ortamda yiyebilirsiniz.
bu amcanın yılanla mücadelesini anlayamadım
Müze sokagından bir görüntü
Dolac Market
Şehrin dört bir yanından insanlar ürünlerini getirip burda satıyor ama öğleden sonra 14:00 de toplanmaya başlıyorum.
Dolac Pazarının girişinde başında sepetiyle teyzem boş geçmeyin diyor adeta
Tatilime yalnız gittim ama orda pek yalnız kalmadım.Couchsurfing ten Pippa ila tanıştım.Ben kendisini hırvat sanıyordum ama ingiliz çıktı.Green peace gibi bir kuruluşta çalışıyor.Tam da benim kalemim çıktı.O akşam Portekizli Sofia,hollandalı Judith ile tanıştım.Hepsinin hikayesi aynı.Kendi ülkelerinde Hırvat bir delikanlıya aşık olup buraya yerleşmiş.Şimdi geri dönmeyi düşünemiyorlar bile. En çok şikayet ettikleri her yıl başvurdukları çalışma izninde her seferinde farklı şeyler istenmesi.Bürokrasi ve evrak işlemleri çok fazla. Belli günlerde bir araya gelip şikayetleri için mızmızlansalar da hallerinden memnunlar.
Judith & Sofia
Sofia sayesinde güzel bir akşam yemeği yiyebildim :)
çamaşırlar her zaman balkona serilmeli diye bir kural mı var:)
katedralin yukardan görüntüsü
Lotrscak Tower ın hemen altında ufak bir restaurant. Fiyatları pahalı ama kuş sesleri eşliğinde düzgün bir ortamda yiyebilirsiniz.
bu amcanın yılanla mücadelesini anlayamadım
Müze sokagından bir görüntü
Dolac Market
Şehrin dört bir yanından insanlar ürünlerini getirip burda satıyor ama öğleden sonra 14:00 de toplanmaya başlıyorum.
Dolac Pazarının girişinde başında sepetiyle teyzem boş geçmeyin diyor adeta
Tatilime yalnız gittim ama orda pek yalnız kalmadım.Couchsurfing ten Pippa ila tanıştım.Ben kendisini hırvat sanıyordum ama ingiliz çıktı.Green peace gibi bir kuruluşta çalışıyor.Tam da benim kalemim çıktı.O akşam Portekizli Sofia,hollandalı Judith ile tanıştım.Hepsinin hikayesi aynı.Kendi ülkelerinde Hırvat bir delikanlıya aşık olup buraya yerleşmiş.Şimdi geri dönmeyi düşünemiyorlar bile. En çok şikayet ettikleri her yıl başvurdukları çalışma izninde her seferinde farklı şeyler istenmesi.Bürokrasi ve evrak işlemleri çok fazla. Belli günlerde bir araya gelip şikayetleri için mızmızlansalar da hallerinden memnunlar.
Judith & Sofia
Sofia sayesinde güzel bir akşam yemeği yiyebildim :)
Sokakları genç sevgililer renklendiriyor.Şehrin duvarındaki kilitlere bile aşklarını yazmaktan çekinmiyorlar:)
Bu Japon (sanırım)ayakkabı reklamı için çekilen fotoğrafa ilgi duydu. eminim ayakkabıları beğendiği içindir:))
Ban Jelacic Meydanından görüntüler
Tramvay sistemi gerçekten gelişmiş ama biraz kafa karıştırıcı. Soru sorddugumda her kafadan bir yanıt alınca çoğu kez yürümeyi tercih ettim:)
Hırvatistan da bu tarz fırınları her yerde bulabilirsiniz. Çok rağbet ve çok çeşit olsa da Sarıyer böreğinin karşısında kıyaslanamaz. en basit tabiriyle milföy hamurundan yapılan böreklerin için çikolata yada mermelat konularak çeşitlendirilir.
NERDE KALINIR?
Funk lounge hostel
Bu hosteli www.booking.com dan en ucuz fiyatı olduğu için vize başvurusu öncesi öylesine seçmiştim. gitmeden önce yazışıp o kadar ilgi gösterildi ki sonunda iptal etmekten vazgeçtim. İyi ki de değiştirmedim çünkü çok memnun kaldım. İstanbul dan ne istediklerini sorduğumda bayrak talep ettiler.Resepsiyondaki duvarı gelen misafirlerin bayraklarıyla süslemek istemişler. Bu alyıldızlı güzel bayrak da benden hediye:)
Resepsiyon da her daim genç bir çalışan bulabilirsin;hem güler yüzlü hem de konuşkan.
ZAGREP'TE NERELERE GİDİLMELİ?
THE UPPER TOWN
Ban Jelacic Meydanı
Dolac Pazarı (Her gün açık 14:00 e kadar)
Katedral ve meydanı
Müzelerin oldugu bölge (The Stone Gate,St Mark's Square)
Lotrscak Tower
THE LOWER TOWN
Nikola Subic Zrinski Square
Kıng Tomislav Square
NE YENİR NE İÇİLİR
Salgın gibi her adım başı göreceğiniz pastane tarzı dükkanlar ilk zamanlar cazip gelsede birkaç gün sonra sıkılabilirsiniz. Balık denemedim ama tavukla yapılan soslu yemekleri lezzetliydi.Dondurma haricindeki hiçbir tatlısı beni cezbetmedi.Künefe,baklava,kadayıf tatlısını mutfağında barındıran kimse kolay kolay başka tatlıları sevemez. Gezdikçe insan kendi lezzetlerinin ve değerlerinin daha da önemini anlıyorum. Bu mutfağa sahip olup başka bir üllkede yemeklere hayran kalmak ve memnun olmak bence mümkün değil.Yani lafın kısası çok beklentili olmayın ama herşeyin tadına bakın derim.
ULAŞIM
Hırvatistan hava yollarından pahalı bilet almayın çünkü THY ile ortak ucusları var.450 TL ye uçacakken 230 TL ye uçtum:) Havalimanında inince taksi aramaya gerek yok çünkü yarım saatlik mesafedeki merkeze direk otobüsler var. 30 kuna yani 10 TL civarı. Şehir içi ulaşım için tramvay var. 12 kuna yani 4 TL. Aslında çok pahalı.Ama sanmayın ki yolcuların çoğu bilet kullanıyor. Resepsiyonda konuştuğum genç ömrü boyunca 1 yada 2 kere bilet almış. Ama ara sıra kontroller var.Denk gelirseniz karma karışık türkçe konusup aptal numarası yapın:)
Hırvatistan genel olarak gelirini turizmden kazansan da turist kazıklama mantıkları bizimkisi kadar ilerlememiş. Turisleri daha çok balka ve doğu Avrupa dan olduğu için ingilizce çok yaygın değil. Ancak bir soru sordugunuzda kafa göz kırarak mutlaka size yardımcı olurlar. Ha bir de bok gelimesi selamlaşmada kullanılır. Bana çok komik geldiği için kullanamadım. Mekandan çıkarken hadi bok diyip dönüp gitmek bana bir garip geldi:)
Yazının ikinci kısmında Split ve Brac adası olacak.
faydalı linkler:http://www.zagrebtours.com/en/place/the-gric-cannon/40/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder