13 Şubat 2013 Çarşamba

ALP' LERİN CENNET ÜLKESİ İSVİÇRE



                   İSVİÇRE - SWITZERLAND                       

Biraz Sıkıcı Ön Bilgi

İsviçre gezisine başlamadan önce biraz bilgi vermekte fayda var.
İsviçre'yi oluşturan Federal devletlerden her birine Kanton denir. İsviçre'de 26 kanton var. Bunlardan 20 tanesi tam, diğer 6 tanesi ise yarımşar kantondur. Nüfûsu 6.911.000 olup, nüfûsun büyük bir kısmı şehirlerde ve yayla bölgesinde yoğunlaşmıştır. Önemli şehirleri Bern, Zürich, Basel ve Cenevre’dir. Hâlâ kantonlarda ve köylerde çok belirgin âdet, gelenek ve dil ayrılıkları görülür. İsviçre’de resmî dil olarak dört dil kullanılır. Halkın % 65’i Almanca, % 18’i Fransızca,% 12’si İtalyanca, % 1’i Romanş dillerini konuşur. Konuşulan Almanca çok farklı.Hatta daha kaba olduğu söylenebilir. Eğer ünivesitede tıp, hukuk gibi dalda uzmanlık yapılacaksa mutlaka Alman Almancası öğretilir ve de kullanılır.Halk Hıristiyan olup, % 49,4’ü Katolik, %47,8’i Protestandır. Tabi müslüman Türkleri de unutmamak gerekir.

Eğitim düzeyi çok yüksek.Okuma yazma oranı %100 olup 8 tane üniversitenin 7 tanesi dünyaca ünlüdür. Zengin insanlar genellikle çocuklarını okutmak için İsviçre’ ye gönderir.

İsviçre ekonomisinin temelini tarıma dayalı besin endüstrisi, kimyâ ve ilâç endüstrisi meydana getirir.Yolunuzun üzerinde çok fazla köy,çiftlik hayatını görebilirsiniz. Hatta yol kenarlarında sık sık tarla görebilirsiniz. Çiftci  ürünü topladıktan sonra siz de daha sonra tarlaya girip kalanları toplayabilirsiniz. Kimsenin buna itirazı olmaz. Aynı zamanda çiftliklerde alış veriş de yapabilirsiniz ama dükkanda illa birini beklemeyin. Çünkü çiftci ürünlerini kasalara koyup fiyat listeni üzerine yazar. Bir de kutudan bozma bir kasa bırakır. İnsanlar çok dürüst olduğu için alışverişini yapıp parasını ödeyip gider. Bu fikir bana hala ütopik gelir ama aynısını biz de yaptık.
çiftlikte dükkandan taze elma suyu alıyoruz

ve kasaya para ödeniyor,dürüstlüğün fotoğrafı :)

Genel bir İsviçre bilgisinden sonra gezimi anlatmaya başlayabilirim.

Bu sefer EASYJET AIRLINES ı kullandım . Türkiye den Basel ve İngiltere ye cok ucuz uçuşlar bulabilirsiniz. Ne kadar ucuz olduğunu uçağa girince aldığım daha doğrusu alamadiğim servisten anlıyorum. Koltuk numarasi alamazsınız. Uçağa cümbür cemaat koşup kendinize koltuk kapıyorsunuz ki tahmin edeceginiz gibi koşan uyanık tayfası genelikle Türkler J Kapıdan girer girmez hemen bir  adım ötemde koltuk görüyorum. Mutfak,kabin ne varsa iptal edilip yerine koltuk koymuşlar.  Bunu Pegasus da  yapıyor ama Easyjet son noktayı koymuş J Yolculuktaki talihsizliğim uçağın 4 saatlik rötarıyla başladı. Bu süreçte Türk havayollarının  ne kadar pahalı olduğunu bir kere daha keşfettim.Yapılacak en mantıklı şey free shoplar da fiyat araştırması yaptıktan sonra kitap okuyup bekleme salonunda uyumak. Sabah havalimanına yetişebilmek için 06,00 da yola koyuldum. Akşam eve varışım 18:00 idi J yaptığım en yorucu yolculuğu yaşamış oldum.

Basel deki havalimanı çok küçük. Farklı oklarda ALMANYA,FRANSA ve İSVİÇRE yazıyor. Kesişme noktası olduğu için bu ülkelere gitmek isterseniz Basel e bilet alıp burdan giriş yapabilirsiniz.  Havalimanınn önünde otobüs durağı var. Sık sık kalkan otobüslerle gitmek isteyeceginiz yere varabilirsiniz. Otobüse binip inerken bileti okutmuyorsunuz. Şayet bir polis kontrolü olursa göstermelisiniz. Eğer kaçak yolcu iseniz 10 katı ceza ödersiniz. Eğer benim kadar şanlı değilseniz yani arabasıyla gezdirecek kuzenleriniz yoksa yol için oldukça yüksek fiyatlar ödersiniz. Eyalet ayrımı olduğu için aldığınız bir haftalık bilet başka bir eyalette geçersiz. Çok gelişmiş hızlı tren sistemleri var. Bu sayede ülkeyi trenle boydan boya gezebilirsiniz.
Anglikon-Wohlen bölgesinde yaşayan kuzenlerimin evinde misafir ediliyorum. Ne yalan söyleyeyim davet edilmeseydim,onlar olmasaydı İsviçre ye gitmek aklıma gelmezdi.
Cumartesi sabahı k.valtıdan sonra bölgedeki çocukların futbol turnuvasına katılıyoruz. Her yer sis.Ben ayrılana kadar da her sabah sisi gördüm. Alçak bölgeler sisle günlerini geçirirken yüksek bölge daha güneşli olabiliyor. Bunu arabayla gezerken daha net görebilirsiniz. Sis perdesi kalınca harika bir manzara karşınıza çıkıyor. Doğal güzelliğine,dağlarına, sık sık karşınıza çıkan irili ufaklı göllerine hayran kalmamanız imkansız.
sisli havada futbol turnuvası

Anglikon bölgesi

köyde ufak bir klise

İsviçre de eğitimin çok iyi olduğu söylemiştim. Sosyal yaşama ve çocuk psikolojisine çok önem veriyorlar. 13 yaşında çocugunuz varsa tam zamanlı çalışamazsınız. Aradaki ücret farkını devlet yardım ediyor. Çocugunuz okulda sizinle ilgili yanlış birsey söylerse kapıda görevlileri bulabilirsiniz J kesinlikle  baskı ve şiddet olamaz. Çocuğunuzu elinizden alıp devlet himayesine verilir.
 Okullarını da görme imkanım oldu.  O kadar renkli ve eğlenceli ki neden bu konuda başarılı olduklarını anlayabildim. Bu arada bizde uygulanmaya çalışılan serbest kıyafette hep Avrupa örnek gösterilir. Ama o seviyeye gelmek için daha çok peynir ekmek yemek gerek. İsviçre de çocukları okula yeni kıyafetlerle gönderilmesi istenmez. Rahat oyun oynayıp boyama yapsın diye eski kıyafet giydirilmesi talep edilir okul tarafından. Ebeveynler de buna kesinlikle uyarlar. 12-13 yaşındaki kız çocuğu hala çocuk gibidir. Görünüşten ziyade çok önem verilmiyor. Gelir seviyesi yüksek olan doktor ve avukatlar bile ikinci el kıyafet alıyor. Yani avrupa da okullarda kıyafet serbest. Ama amaları çok var.

Ertesi gün güzel bir Türk kahvaltısından sonra Ringlikon bölgesine gidiyoruz. Hava çok güzel güneşli olduğu için evlerin bahçesindeki renkli çicekler yüzümüze gülüyor. Eski evlerin yapıları çok güzel ama yeni yapılarda estetik ve zevki görmek mümkün değil. İsviçre soğuğu, dikdörtgen şeklinde evlerin duvarlarına yansımış adeta. Ben bu yorumlar yapınca İbrahim de bir kez daha inceliyor çevreyi ve bana hak veriyor.

Sonra yokuş yukarı Uetliberg e çıkıyoruz. Trene de binebilirsiniz . istasyondan indikten sonra insanları takip edip yokuş yukarı tırmanmaya başlayın. Yol kenarında ünlü  bir sanatçının  heykellerini görüyoruz. En tepede bir otel var. Oldukça pahalı. Zürih e 360 derece bakış açısına sahip bir kuleye tırmanıyoruz. Hava sisli oldugu için hayal ettiğim fotoğrafları çekemiyorum ama manzara ve hava harika. Kulenin hemen altında açık büfe domuz ve dana etinden yapılmış sosis şeklinde yiyecekler satıyor. BRADWEERST dedikleri bu et herkes tarafından çok sevilmekte ve her yerde fast food olarak rahatlıkla bulabilirsiniz. Ekmekleri çok güzel olduğu için yanında sosları ve patates kızartmasıyla birlikte açık alanda yiyip hemen bitiriyoruz. Yerli halkla birlikte çok fazla turist görmek mümkün.

                                           Tepeden Zürih Manzarası




                                                    Cimcimem :)

Uetliberg Tren istasyonu




Zürih


22 Ekim benim için daha eğlenceli geçti çünkü doğum günümdü ve küçük yeğenlerimin seçtiği pastayla kutlama yaptık. Kutlamaları hiç sevmem ama onların kutlaması çok hoşuma gitti. Çok heyecanlı ve mutlulardı J
                                           doğum günü pastam :) 

Bazı sabahları uyanıp yürüyüş yaptım. İnsanları spor yapmayı ve de yürümeyi seviyor. Güler yüzlü olmasalarda mutluka yüzünüze bakıp selam verirler. Tokalaştıkları zaman yüzüne bakmamanız büyük kabalık olarak algılanıyor.

İki günümü başka br kuzenle Zürih te geçirdim. Trenle Altsetten bölgesine gidip o meşhur gölü gördüm. Çok şaşılacak bir görüntüsü yok ama eminim güneşli sissiz havada daha keyifli olur. Her geçen gün hava daha da soğumaya başlıyor. Tüm gezime bakınca dört mevsimi yaşadığımı farkettim. Giderken beni karla uğurladılar. Böylelikle kara kışını da görmüş oldum. Kar yağınca hayat durmuyor bizdeki gibi. Ama çocuklar için eğlence için iyi bir malzeme. Güneşli havada doğanın güzelliğine diyecek yok ama İsviçre’yi karlı görürseniz de ayrı bir keyif olacağını unutmayın. Hatta dağa çıkmanın,teleferiğer binmenin bir yolunu bulun. Ben hava koşullarından dolayı programı değiştirmek zorunda kaldım.

                                                        ZÜRİH GÖLÜ ÇEVRESİNDEN








biraz karışık görüntü,ne olduğunu alayamadım:)




                                                             sokak arasında çeşme

Zürih te gezerken büyük bir kliseye girdik. Gittiğim her yerde mutlaka bakarım klise içine. Bazılarının barok tarzı işlemeleri çok hoşuma gider. Ama bu klise çok sade. Öğrendiğim kadarıyla dar merdivenlerde yukarı çıkılıyormuş. Parasını ödeyip yukarı çıkıyoruz. Yine karşıma 360 derecelik harika bir manzara cıkıyor. Tabi hemen Japon tursitler gibi makinama sarılıyorum.


                                                       klise içinde insan silüetlerinden pencere

klise penceresinde Zürih gölüne bir bakış

klise kapısında bir görüntü

Zürih in  ardından 40 km güneyde  Einsiden bölgesinde EINSIEDELN MANASTIR ına gidiyoruz. çok büyük  ve heybetli bir klisesi var. Hemen yanında okulu arkasında da kalacak yerler ve ahırlar var. Tadilatta olduğu için içerisi biraz karışıktı. Ama çok büyük bir alanda kurulmuş. Önceden rahibe ve papazlar arkada yer alan evlerde yaşarmış. Birçok hristiyan hac için buraya gelmekte. Kültür merkezi ve haç alanı olarak kabul.MÖ.9 yy da inşa edilen bu yapı barok tarzıyla yapılmıştır. MÖ.835 yılında Meinrad adında bir papaz tarafından kurulmuştur. Daha sonra  iki hırsız tarafında öldürülecektir klise hazinesini ele geçirmek için.
Günümüzde Meryem Ana dan kaynaklı önem sahibi olup daha geniş kapsamlı ve teknik okula sahip. Populer turistik ve haç bölgesi olarak bilinmekte. Zaten manastırın tam karşısında birçok otel var  bu bölge için turlar size verilen önemi gösterir.






















LUCERNE- LUZERN -LOZAN

İsviçre’ de görülmesi gereken göl kenarında güzel bir şehir. En çok bilinenler ahşap ve üzeri örtülü Chapelle köprüsü. Yangından sonra tekrar tadilat yapılmış ama  köprünün düz değil de çaprazlama uzun olmasının nedenini öğrenemedim. Mantıklı olan karşıdan karşıya düz gelen kısa köprüdür. Bu köprüyü nedense uzun olsun diye uzattıkça uzatmışlar J 14. ve 17. yy dan kalma rahip meclisi binası, kılıçtan geçirilen İsviçreli askerler için yapılan Luzern Aslan Anıtı gelişmiş tren ağı diğer bilinenleri. Köprünün üzerinde kestane yiyip fotoğraf çekmenin dışında çok fazla şey yapmaya fırsatım olmadı. Tavsiyem tam birgün ayrılması ve göl kenarındaki bar ve restaurantlara uğranılması.






 

Çocuklarla bir gezi yapıyorsanız önereceğim iki yer daha var.

1-Zürih teki Dinazor Müzesi. Çocuklar için çok eğlenceli. Gerçek dinazor ve balık fosilleri beni çok şaşırttı. Her salonda tv ekranında tanıtım filmleri var. Sadece çocuklar için değil büyükler için de eğlenceli olabilir. Yol kenarında geçerken kocaman kafasını sallayan dinazor görürseniz hemen aracı parka çekin ve içeri girin derim.





 
2-Botanik Bahçeler: yine çocuklar için eğlenceli diğer mekanlar. İçinde balık ve kuşları görebileceginiz ve çicek satın alabileceginiz bahçeler. Çiceğinizi alıp kasaya paranızı bırakabilirsiniz. Etrafta çalışan aramayın boşuna.




SCHAFFAUSSEN

İsviçre’ nin kuzeyinde Almanya ile sınır bölge. Tayfun ve eşinin daveti üzerine gittik. Tam bir Türk misafirperverliğini gördük. Dolu dolu çok güzel birgün geçirdik.
Önce Ren nehrine gidip Avrupa nın en büyük şelalesini gördüm. Yazın yada ilkbaharda eminim daha güzeldir. Daha sonra bölgenin tarihi kalesine çıktık. Halka açık ve kapıda bilet kesen amcalar yok. En yukarı çıkıp şehri boydan boya görebiliyoruz. Daha sonra fuar bölgesine geçtik. Fuarın en eğlenceli kısmı bar ve restaurant. Günün sonunda da meşhur rafleti tattım. Dost sohbetiyle masanın ortasında mangalda birseyler pişirp yemek çok güzel. Ama kalori kısmına pek dikkat etmedim L








şehre kaleden bakış

kale

İsviçre de diğer meşhur yemek fondue. Çeşitli peynirlerden yapılır. Ben ordaki peynirleri çok beğenmediğim için riske atmayıp raflet yaptılar
                                                                    Raflet keyfi

İlkay Yalçın  & Tayfun Yalçın çiftine  misafirperverliklerinden dolayı teşekkür ederim:).

ALIŞVERİŞ

İsviçre de herşey pahalı olduğu için Almanya’ya yakın olanlar alışverişlerini Almanya dan yapmakta. Çoğu şeyi kolilerle alıp bodrumda muhaza ediyorlar. Pazar günleri marketler kapalı olduğu için genellikle Cuma akşamları alışverişler yapılır. En büyük alış veriş merkezleri bile 20:00 de kapılarını kapatır.
İsviçre en yaygın market migros. Bizdekine istinaden orda ucuz sayılır ve mutlaka üst katında yemek yeme yerleri vardır. Sabah k.valtı servisi 11:00 e kadar açık daha sonra öğle yemeği servisine geçiliyor. Bir sandwcih bir içecek yaklasık 20-25 tl. Eğer yemek + salata + içecek alırsanız fiyat 100 TL ye kadar çıkabilir.  Bir keresinde mc donalds da yemiştim. Çok pahalı değil. Ama bana ilginç gelen ve Taksimde de uygulanmasını istedigim birsey görüyorum. WC lerine girebilmek için kapıda şifre girmeniz gerekir. Şifre de size verilen fişde yazılı. Taksim Burger King ve Mc Donalds da aynı uygulamaya geçse keşke.

Mağazalar sezon sonu ucuz olabiliyor. Ama normal sezon fiyatları benim elimi yakıyor J hatıra olarak alacagınız ufak magnet 8 CBH yani 15 TL J şarap ve peynir çeşitlerin denemek için alabilirsiniz.Kuzenim  Safiye benim gibi kırmızı şarabı çok sevdiği için her akşam şarap içtim. Deneyebilirsiniz.

İsviçre dağlık ve yeşil alanları çok olduğu için insanlar benim out door sporlarda kullandığım malzemeleri gündelik hayatta kullanıyor. Outdoor bulsaydım hemen bu malzemelere bakardım. Sezon sonunu düşünemiyorum J


YORUM

İsviçre gezimde kuzenlerim sayesinde çok güzel zaman geçirsem de, ülkeyi ve insanlarını sevemedim:) Çok soğuk ve mesafeliler. Nezaket ve kurallar var ama o yabani mesafeden dolayı sıcak bir sohbete, iletişime girmek adeta imkansız. (En azından bana kısmet olmadı.)Tanıştığım Türk dostu ve eski  gelini Ursula’ ya görüşlerimi söyleyince bana hak verdi. Kimse bana İsviçre halkı mutlu demesin J Dünyada kanunlarının ün salması çok anlaşılır. Toplum olarak buna çok uyumlu yaşıyorlar. Kolay kolay kural ihlali olmaz. Siz yaparsanız da kapınızda polisi görmeniz an meselesi. Tabi burda perdenin arkasındaki komşunuzun çabasını unutmayınJ
Sosyal devlet,  ihtiyacı olan vatandaşlarının hemen yanında. Özellikle çocugunuz varsa talep ettiğinizde devletten destek alırsınız. Toplum içinde ilişkiler mesafeli olsa da  saygı elden bırakılmıyor. Birbirlerine karşı son derece kibarlar. Ama akdeniz insanları için yeterli gelmeyeceğini söyleyebilirim. Genç yaşta oraya yerleşen Türkler,sonradan gelenlere göre durumu daha iyi kanıksamış ve uyum sağlayabilmiş. Okuyup düzen kuran jenerasyonun Türkiye’ye gelmek gibi bir düşüncesi yok. Ama son 5 yılı orda geçen ve tam olarak dil sorunu çözememiş tüm Türklerin hayalini anavatan süslemekte.
Bir gece katıldığım Türk gecesinde birbiri ile olan iletişimi ve kenetlenmesini görünce şaşırdım. Sanırım gurbet elde teselliyi birbirlerinde buluyorlar.
Fiyatlardan biraz bahsedeyim.


1 İsviçre Frankı (CHF) :1,92 TRY

Bizim  paranın iki katı değerinde ama kendi içinde de birimler yüksek. Şöyle bir örnek vereyim. Bizdeki 2000 TL lik ortalama bir maaşın ordaki karşılığı 4000 CHF. Bu nedenle birim fiyatları da yüksek.Bir öğle yemeği ( yemek+ ufak bir salata+ içecek) 45-50 CHF.
Bu nedenle Avrupa nın en pahalı ülkesi haline geliyor. Diğer Avrupa ülkerine bile pahalı geliyor. Cenevre ye gitmedim ama turistik olduğu için ordaki fiyatların daha da yüksek olduğunu duydum. Gitmeden önce hesabınız iyi yapın derim J

Vize:  Daha önce shenghen vizesi alsamda talep ettiğim gibi multi vize vermediler. Çok evrak istiyorlar ve red gelme ihtimali de var. O yüzden bilet almadan önce vizeye başvurun derim. İlk kez gidiyorsanız şahsen başvuruyu kabul ediyorlar.

Havayolları : Easyjet, Pegasus (kampanya varsa)  


                                            RONYA & ROHIV                                     



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BALI

Cennetten güzel bir parça ; Bali ❤🌺🌸🏵 Bali ye ilk geldiğim anda izlenim harikaydı. Korona için titiz kontrol, tertemi...